Antalyaspor Kulübü’nün bu sene ilk kez düzenlediği Antalyaspor Gençlik Festivali beklenen ilgiyi göremedi. Hasan Subaşı Tesisleri’nde yapılan organizasyon sona ererken, söz konusu etkinlikten Antalyaspor Kulübü’nün zarar ettiği öne sürüldü.
Gazeteci Hasan Yavaşlar, Antalya Gündem’de yazdığı köşesinde şu ifadelere yer verdi:
“Antalyaspor’da 3 günlük gençlik festivali sona erdi. Baştan sona yanlış zamanlama, yanlış planlanma ve yanlış organize edilmiş, deyim yerindeyse astarı yüzünden pahalıya gelmiş bir organizasyon oldu. Öncelikle bu festivali bizzat Antalyaspor Kulübü Başkanı Mustafa Ergün’ün organize ettiğini belirtelim. Hatta zamanlamasını ve sahneye çıkacak sanatçıları bile kendisi seçmiş. Mutlaka danıştığı birileri vardır ama bunlar yönetimdeki isimler değil. Danıştıkları da belli ki yanlış yönlendirmiş.
Zamanlama kötü. Pazar günü LGS sınavı, 1 hafta sonra üniversite sınavı varken ve gençlik festivaline katılacak olan gençler sınavlara konsantre olmuşken aceleyle yapılan bu organizasyonun tek amacının 24 Haziran’da yapılacak genel kurul öncesi gövde gösterisi olduğu yorumları güçleniyor.
Kuruluş günü olan ‘2 Temmuz’ veya 7 Temmuz (07.07) tarihleri dururken, daha erken tarihlerde yapıldığını düşünenler, genel kurul öncesi tamamlayarak ‘İcraat’ sıralamasına bir çentik daha atmak istendiği yorumunu yapıyor. Seçime köprülü kavşak yetiştirirken şehrin içine eden siyasetçiler gibi.
Sanatçı seçimleri de kamuoyunda çok eleştirildi. “Antalyaspor umurumda bile değil ben Fenerbahçeliyim” diyenlerden tutun da şarkılarında uyuşturucuyu özendirdiği belirtilenlere kadar yeni nesil şarkıcılardan oluşmuş isimler. Üstelik uyarılara rağmen aynı isimlerde inatla ısrar edildi.
Beklenen ilgiyi görmediği için ilk önce stadyumda planlanan festival, sonra 10 bin kişilik kapalı spor salonuna alındı. Şarkıcılardaki ısrar nedeniyle Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından salonun tahsisi de iptal edildi. Stattan salona, salondan sahaya taşınan, sahanın yarısını bile dolduramayan, yanlışlar yüzünden sönük bir organizasyon yaşanmış.
Gelelim işin maddi boyutuna. “30 milyon TL’nin üzerini AŞ’ye vereceğiz” sözüne rağmen bırakın bu rakama ulaşmayı, organizasyonun zarar ettiği de ortada. Başkan Ergün’ün yönetim kuruluna “Bütün maliyeti ben karşıladım ve zarar ettik. Siz de 100’er bin TL verin” ifadesine, “Organizasyonu yaparken ve şarkıcıları seçerken bize mi sordun?” yanıtını aldığı da belirtiliyor. Dernek yönetiminde olanların bir kısmı, Başkan Ergün’ün kendilerinden habersiz bu işlerin yapılmasından çok şikayetçi.
Önce bilet satışı için çalmadık kapı bırakılmadı. Toplu bilet satışından beklenen dönüş gelmedi. Sonra “1 bilet alana 1 bilet bedava” uygulaması başlatıldı. Meslek gruplarına, özellikle de avukatlara indirimli biletler verildi. Biletlere bireysel ilgi de olmayınca taraftar gruplarının kapısı çalındı. Bunu da gruplardaki taraftarların sosyal medyalarından “Bilet isteyen DM’den bana ulaşsın” paylaşımlarıyla öğrendik. Sonra o taraftarların kulüp binasının balkonundan ayaklarını uzatarak konseri izlediğini de yine sosyal medyadan gördük. İlk gün kapılar açıldı, kimseye bilet de sorulmadı. Ziyaretçi, misafir ve protokol listesi de tıka basa doluydu.
Gençlik Festivalinin sponsorları arasında Antalyaspor AŞ’ye sponsor olmayan bazı markalar da gördük, bunu da şimdilik bir kenarda tutalım. Özellikle Turizm Bakanı’nın yürüttüğü organizasyonda loca almayan bir otelin bu organizasyona sponsor olduğu gözden kaçmadı. Antalyaspor Kulübü, asıl amacı olan Antalyaspor AŞ’ye destek olması ve buraya sponsor arayışında olması gerekirken, üstelik tam da sıkıntılı bir durumda festivale yoğunlaşması ayrı bir kafa karışıklığı.
Gelirleri kulübe ait olan futbol okulları, stat dükkan kiraları, seremoniden alınan paralar, stat büfelerinin kiraları ve Antalyaspor Store gelirini AŞ ile paylaşmayacaksınız, kritik dönemde futbol takımının bağlı olduğu A.Ş. yerine festivale sponsor arayacaksınız, sonra açıklama yapıp ‘5 milyon liranın üzerindeki harcamaları bize soracaksınız, güven tazeleyin’ konulu açıklamalar yapacaksınız. Bu hiç samimi ve inandırıcı gelmiyor.
Mustafa Ergün ve onu yönlendirenlerin tüm bunları 24 Haziran’da yapılacak olan genel kurul öncesi özellikle planladığını görmemek için saf olmak gerekir.
Tıpkı bundan önce tüm üyelere gönderilen hediyeler gibi. Bilindiği gibi hediye paketinde Mustafa Kemal Atatürk ve ay-yıldızın altında Antalyaspor baskılı bir tabak, isme özel hazırlanmış bir kahve kupası ve bir de Antalyaspor atkısı vardı. Bin 200 kişiye gönderildiği öğrenilen hediye paketine ek olarak iliştirilen yazının altında Mustafa Ergün ve Yönetim Kurulu imzası bulunduğuna göre maliyetinin kulüp tarafından karşılandığını anlıyoruz.
Gönderilen hediyenin maliyetine bakıldığında ise 1 milyon liradan fazla bir bedel ortaya çıkıyor. Antalyaspor Store’de satılan tek ürün olan atkının satış fiyatı 180 TL. İsim baskısı olmayan kahve kupası ise 225 TL’den satılıyor. İsim baskılı olanın fiyatı ise 250 TL civarında. Atatürk ve ay-yıldız baskılı tabağın piyasada en ucuz satış fiyatı 200 TL. Antalyaspor logosu baskılı olanın ise minimum 250 TL olduğu belirtiliyor. Bu 3 ürünün hediye paketi olarak tasarlanması ve kargo fiyatı 900 TL’ye ulaşıyor. 1.200 kişiye gönderildiği öğrenilen hediyelerin toplam fiyatı ise 1 milyon 80 bin TL’ye ulaşıyor.
Store ürünleri dururken atkı dışındakilerin dışarıya yaptırılması ayrı bir konu. Hiç olmazsa kendi mağazanıza kazandırın parayı diyeceğiz, onu da düşünememişiniz.
Bu arada Antalyaspor’un resmi mağazasına ait olmayan ürünlere basılan Antalyaspor logolu ürünlerin korsan ürün olup olmadığı konusuna da hiç girmeyelim.
Festival ve hediye paketlerine harcanan para ile belki de transfer engeli dosyalarından 1-2’sini kaldırabilirdiniz. Aylık 4-5 milyon lirayı bulan yukarıda saydığım futbolla ilgili gelirleri hiç saymıyorum.
Bu sezon sıkça eleştirdiğim, hatta dün bile kendisi ile ilgili eleştirel bir yazı kalem aldığım Sinan Boztepe’ye bu kadar yokluğun ve ilgisizliğin ortasında haksızlık mı ediyoruz onu da bilemiyorum.
Antalyaspor Kulübü Derneği’nin öncelikli hedefi, Antalyaspor A.Ş.’ye maddi ve manevi destek sağlamak. Yukarıda saydığımız ayrıntılar ise A.Ş. Yönetimi ile rekabet ettikleri izlenimini doğuruyor.
Mevcut A.Ş. Yönetimi’ni devirip kendi adamlarını getirmek istedikleri düşüncesi ise ihtimalden çıkıp gerçeğe dönüşüyor. Peki Sinan Boztepe ve yönetimini devirip kendi adamlarını göreve getirirlerse nasıl bir tablo ile karşılaşacaklar?”
