Bana 14 yıl öncesini hatırlatıyor. Antalyaspor o zaman Fazlı’yı 6 milyon dolar karşılığında Fazlı Ulusal’ı Beşiktaş’a, Zafer Demiray’ı da 2 milyon 700 bin dolara Trabzonspor’a satmıştı. […]
Bana 14 yıl öncesini hatırlatıyor. Antalyaspor o zaman Fazlı’yı 6 milyon dolar karşılığında Fazlı Ulusal’ı Beşiktaş’a, Zafer Demiray’ı da 2 milyon 700 bin dolara Trabzonspor’a satmıştı. İşte o rekor transfer geliri Antalyaspor’un felaketi oldu. Para birkaç ay içinde buhar oldu. Antalyaspor’un 14 yıldır sırtında olan vergi ve SGK borçları o dönemden kaldı. Şimdi de benzer bir durum var. Başkan Gültekin Gencer, ‘define’ olarak adlandırdığı takımdan Aissati’yi 3 milyon 100 bin Euroya Terek’e, Ömer Şişmanoğlu’nu da 1 milyon 650 bin Euroya Beşiktaş’a sattı. Antalyaspor’un kasasına 14 yıl aradan sonra böyle milyon Dolarlar- Eurolar girdi. Sezon bitti, 26 milyon liraya yakın yeni borç çıktı! Kulübün ekonomisini bu hale getirmek çok özel yetenek ister. Gelir yok, borç nasıl ödenecek? 14 yıl önceki felaketin temizliği yapılamamışken bu felaketin temizliği kaç yıl alır hesabını siz yapın. 26 milyon lira yeni borç yaratılmış ve küme düştüğü için yıllık 20-30 milyon lira civarı Süper Lig gelirinden mahrum olan bir kulüp var şimdi ortada. Bunu de hesaba kattığınız zaman Gencer’in yarattığı 50 milyon liraya yakın maddi hasar var. Süper Lig’de iken sezonluk forma reklamı bulamayan Antalyaspor, PTT 1. Lig’de nereden para bulup da bu borçları ödeyecek bilemiyorum. Futbolcular zaten Mart-Nisan alacakları için ihtarı çekip sıraya girdi. İhtar çeken futbolcu sayısı artarsa transfer nasıl yapılacak? Antalyaspor’un sırtındaki borç kamburu şimdi en az 2 kat olacak. Bunun yarısı kadar olan borçlar yüzünden yıllarca bir çok işadamı yönetime girmeye cesaret edemedi, şimdi nasıl olacak? Hesap soran çıkacak mı? Anonim şirketlerde yönetim kurullarının kendi dönemlerinde yaptıkları borçlardan sorumlu diye biliyorum. Ama şimdi kimden ne alacaksanız, hesabı kim soracak? Bu ekonomik felaketin mimarları sebep oldukları zararı karşılayacak mı? Bu soruya herkes farklı bir cevap bekleyebilir. Ama bizim çocukluğumuzda duyduğumuz tekerlemenin aşağıdaki bölümü de sanırım bu soruya yanıt olacaktır: -Kara kedi nerde? Ağaca çıktı. -Ağaç nerde? Balta kesti. -Balta nerde? Suya düştü. -Su nerde? İnek içti. -İnek nerde? Dağa kaçtı. -Dağ nerde? Yandı bitti kül oldu.” — Cengiz ALTAY / Antalya Gazetesi