Parçalı Bulutlu 23.4°C, Parçalı Bulutlu, Antalya

Doğduğun yer mi doyduğun yer mi?

Gazeteci İbrahim Okumamış, son dönemde Antalyaspor'da yaşanan kaos ortamının arısından dikkat çekecek bir yazı kaleme aldı.

Doğduğun yer mi doyduğun yer mi?

Ne zaman Antalyaspor mevzularını girsem hep karşıma “Ya sev ya terk et” mantığındaki insanlar çıkmıştır. Hemen memleket sorgusuna girişilmiştir. Dün bir kez daha yaşadım bunu.

Sevgili dostlar; birçok yazımda gururla baba tarafımın Konyalı, anne tarafımın ise Aksekili (Antalya) olduğunu belirttim. Birinde doğdum diğerinde doyuyorum, rızkımı kazanıyorum.

Mesleğe Konya’da başladım ve 10 yıl devam ettim. Kader beni Antalya’ya itti. Elhamdülillah kimseye el açmadan 35 yıla yakın süredir de burada mesleğimi icra ediyorum. Eğilip bükülmeden.

Meslek hayatımın büyük bir bölümü de İstanbul gazetelerinde temsilci olarak geçti. En zevk aldığım bölümleri ise sahadaki muhabirlik dönemlerim. Çünkü macera dolu bir yaşam.

İşimin her anı adrenalin doluydu. Hala da öyle her ne kadar yöneticilik ve yazarlık yapsam da. Vurulduğum da oldu, kazada ölümden döndüğümde. Şükür verilmiş sadakamız varmış.

Şimdi adını vermeyeceğim bir zat-ı muhterem benim memleketimi ve hangi takımı tuttuğumu yazmış. Akılları sıra beni taraftarların önüne atıp tartıştıracaklar. Ama yemezler. Ben bir kez daha bu konuya kendim açıklık getireyim. Herkeste beni bir kez daha tanımış olsun.

Evet sevgili dostlar;

Atalarımız, “Memleket doğduğun değil doyduğun yerdir” demiştir. Tabi bunu söylerken asla doğduğun, kütüğünün kayıtlı olduğu unut, elinin tersi ile it dememiştir. Veya ben öyle biliyorum.

Bana göre de memleket olarak kabul edilmesi gereken yer insanın doğduğu yer değil. İşini yaptığı, para kazanmaya başladığı, aile kurduğu ve çoluk çocuk sahibi olduğu zaman bulunduğu mekanı kabul etmesi gerektiği yerdir.

Ama insana genelde “Nerelisin?” sorusu yöneltilince doğduğu yeri söyleyenlerin sayısı hiç azımsanmayacak kadardır. Bana sordukları zaman ise, “Babam Konyalı anam Aksekili. Antalya’da ikamet ediyor, bu şehirde rızkımı kazanıyorum. Velhasıl Antalyalıyım” diyorum. Ha bazen yerine göre kaçamak cevaplar verdiğimde oluyor!

Doğduğumuz yere bir katkımız yoksa ya da doğduğumuz yerde kendimize bir faydamız yoksa arayışımız da doyacağımız yerlerde olur. İnsan doğduğu yeri değil, geçimini sağladığı yeri yurt edinir. Ben de öyle yaptım.

Şimdi bir başka bakış açısına göre ise, yeni memleketler görsek, oralara yerleşsek, oralarda çoğalsak da, asıl kökenimiz olan memleketimizi birçoğumuz unutmayız, unutmamalıyız!

Hiç görmeyenin bile nüfus kütüğü üzerine inşa ettiği memleket bağlılığı bir gurur kaynağı, taşınması gereken bir duygu olarak yerleşmiştir ülkemiz insanının yüreğine.

Hani dedim ya mevzuyu anlatayım diye. Doğduğum memleketin takımı ile ilgili Konya’da yayınlanan yerel bir gazeteye yıllar önce makaleler yazdım.

Bunu yaparken de asla ne Antalya’nın ne de Antalyaspor’un karşısında olmadım. Tam aksi Antalyaspor ile ilgili makalelere de imza attım. Her seferinde fanatizm ve holiganizmden uzak durarak.

Gün geldi işlerimin yoğunluğu nedeniyle yazılarımı sadece Antalyaspor üzerine yoğunlaştırdım. Ötekileştirmeden, ‘Doyduğum yer memleketim’ mantığı ile.

Bunları yaparken de bir mevzunun kavgasını verdim, çaktırmadan gizlice. Antalya’daki Türkiye Spor Yazarları Derneği üyeleri Konya Şubesi’ne kayıtlı idi. Bende Antalya’dan buraya üye olabilmiştim. Tüzük gereği!

Allah bana Konya’daki meslektaşlarımın desteği ile TSYD’nin Antalya Temsilcisi olmayı nasip etti. Boş durmadım. 6-7 olan üye sayısını 21’e kadar çıkardım. Bugün Antalyaspor taraftarının “ABİ” diye hitap ettiği bir çok gazetecinin üyeliğinde de azda olsa payım var.

Uzun soluklu bir sürecin ardından Konya’da yapılan bir TSYD kongresinde Antalya olarak ayrılma kararını açıkladığımda bana TSYD Temsilciliği’nin yolunu açanlarda KÜSTÜ-KIRILDI!

Her şeye rağmen biz ve benimle yol yürüyen abilerim, kardeşlerim yapılan oylama sonucu TSYD Antalya Şubesi’nin kurulması için Konya’dan ayrılık kararını onaylatarak geldik.

Nihayetinde 2012 yılında TSYD Antalya Şubesi’nin kuruluş çalışmasını, ben, Abdülkadir Kalender, Mevlüt Yeni, Osman Altınışık ve rahmetli Mustafa Noyan tamamladık.

Allah bilir bana genel merkez, “Yaşı en büyük olan kurucu başkan olsun” dediğin de hiç itiraz etmedim ve kabul ettim. Abdülkadir Kalender Kurucu Başkan oldu.

Bir hafta sonra TSYD Antalya Şubesi’nin ilk Genel Kurulu’nu Menderes Türel’in divan başkanlığında yaptık ve ilk seçilmiş Şube Başkanı olarak ben 2 dönem görev yaptım.

Çok meşakkatli bir süreçten geçtik. Şube var ama yeri yok! O dönem Antalyaspor Başkanı olan Hasan Akıncıoğlu’ndan Allah razı olsun 15 adet kombine bileti derneğimize bağışladı.

Ev sahibim hacı amca dahil hepsini tanıdıklarıma sattım. Sonra o dönem Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek bir ricam ile bize 2 yıllığına yer kiraladı. Şubeyi açtık.

Bazılarınız bilmez. Sırtımda eşya taşıdım. Hiç zoruma gitmedi. Ama birilerinin doğduğum yerin takımı hakkında makale yazmam zoruna gitmiş. Bir de deli demiş bana. Varsın olsun.

Vallahi ben işimin delisiyim. Siz benimle uğraşacağınıza bu memleketin milyarlarını kazanıp, mali sıkıntı içinde yaşarken Antalyaspor’un paçasına yapışanlara bir hesap sorun. Bakın ben yüreklilikle ne olduğunu anlattım. Hiç evirip bükmeden.

Ben başkaları gibi sırtımı her hangi bir takımın değil Antalyaspor’un formasından başkasını giymedim. Velhasıl aslolan da şudur. Karnınızın doyduğu şehirlerin, yüreğinizi de doyurması dileğiyle.

İbrahim Okumamış - Lider Gazetesi

Antalyam.com
Antalyam.com